1250-1516 - Eyyûbîler’den sonra Mısır ve Şam’ın yönetimi 1250 yılında Memlükler’e geçmiştir. Memlüklü yönetimi Moğollar ve Haçlılarla mücadeleyle geçmiştir. 1260 yılındaki Ayn Calut Muharebesi’nde Moğollar’a karşı alınan büyük zafer ve 1291 yılında Haçlıların Filistin’den kovulmasıyla bu mücadele taçlandırılmıştır. Sultan ez-Zâhir Baybars 1265 yılında Kudüs’ü bir kez daha ziyaret etmişti. Aşağıda belirteceğimiz mimarî eserlerin, Baybars’ın ikinci ziyareti sırasında veya ziyaretten kısa bir süre sonra inşa edildiği anlaşılmaktadır:
Nâzır Kapısı tarafından Mescid-i Aksâ’ya giden yolun kuzeyinde yeralan Ribâtü’l-Basir 1267 tarihinde inşa edilmiştir. Kapısının üzerinde eski Memlük neshi ile küçük harflerle işlenmiş mermer bir levha vardır. Levhada yazılı ibarenin tercümesi şöyledir: “Bismillâhirrahmânirrahîm. Kudüs’te birçok yapı, ribât ve eser inşa ettiren Kudüs Vakıflar Nâzırı Emîr Alâeddin Aytekin er-Rüknî’nin vakfiyesidir. Bu kapının ardındaki bütün mahzenler ve meydanlar Kudüs-i Şerif’i ziyaret etmek isteyen fakirlere 666 senesinde sonsuza dek vakfedilmiştir…”
Osmanlılar döneminde bu mekân ihtiyaç nedeniyle hapishane olarak kullanılmıştır. Sultan Baybars ve Halifelerinin Mukaddes Şehir Kudüs’e gösterdikleri önem Baybars mukaddes şehir Kudüs’ü iki kez ziyaret etmiş ve Mescid-i Aksâ’ya infak edilmesi için yıllık beş bin dirhem tahsis etmiştir. Kubbetü’s-Sahra’nın yıkılan kısımlarını yenilemiş ve sebil olarak kullanılması için han inşa ettirmiştir.
Baybars’ın halifeleri Mescid-i Aksâ’ya ve Kubbetü’s-Sahra’ya önem göstermiş, restorasyon ve onarım çalışmalarının yanı sıra harem-i kudsîde minareler ve koridorlar inşa ettirmişlerdir. Sultan havzası dâhil birçok havza inşa ettirip şehre ve şehrin pazarlarına su sağlanması için havzaya yedi adet su yolu yaptırmışlardır. Silsile Kapısı yolu üzerinde dârü’l-hadis müessesesi kurulmuştur.
Memlükler’in Beytü’l-Makdis’teki İdarî Teşkilatları Saltanat vekili: Sultana vekâlet eder, ordu ve beytü’l-mâl işlerini yönetir, Mescid-i Aksâ’nın nazırlığını yapar.
Kale vekili: Şehrin kalesinin muhafazasıyla ve bakımıyla ilgilenir, kaleyi korumakla görevli askerleri belirler.
Vali: Şehrin güvenliğini sağlar ve kanuna aykırı davrananları cezalandırır.
Hâcib: Halk arasındaki anlaşmazlıkları çözmekle görevlidir.
Devâdâr: Halkın sultana arz edilen şikâyetlerine bakar.
Dinî Görevler
Mescid-i Aksâ ve Halilürrahmân Camisi Nâzırı, Kudüs ve el-Halil’de vakıflarla ve çalışanlarının maaşlarıyla ilgilenir.
Kadılar: Memlükler başlangıçta Şâfiî mezhebine göre yargı makamları oluştursalar da sonraları Kudüs’te Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre de yargı makamları vardı.
Mescid-i Aksâ hatibi. Memlük medreselerindeki müderris ve mutasavvıflarla yakından ilgilenmek için Selâhiyye Medresesi şeyhliği.
Memlükler Döneminde Kudüs’ün En Meşhur Medreseleri
İslam dünyasının her yerinden ilim talebelerinin geldiği Kudüs şehrinin ilim ve edebiyat alanlarında büyük gelişim göstermesi Memlük sultanlarının ilgisini çekmişti. Ana eğitim merkezi olan Mescid-i Aksâ’ya ek olarak şehirde inşa edilen yaklaşık 27 medrese eğitim vermekteydi. Aşağıda bu medreselerden bazıları hakkında kısa bilgi yer almaktadır
Eşrefiyye Medresesi: Sultaniyye Medresesi adıyla da bilinen medrese Memlük sultanı Kayıtbay tarafından kurulmuştur.
Erguniyye Medresesi: Emîr Ergun el-Kâmilî tarafından inşa ettirilmiştir.
Mencekiyye Medresesi: Harem-i Şerif’in batı tarafında bulunan medrese, Emîr Seyfeddin Mencek tarafından inşa ettirilmiştir.
Tenkeziyye Medresesi: Mescid-i Aksâ’nın Silsile adıyla bilinen kapısının yanında bulunan Tenkeziyye Medresesi, Emîr Seyfeddin Tengiz en-Nâsırî tarafından 1328 yılında inşa ettirilmiştir. Kudüs’teki ilim hareketinde önemli rol oynayan bu medrese Beytü’l-Makdis’in en meşhur medreselerinden biridir. 1969 yılında İsrail işgal yönetimi medreseyi işgal edip içeri girişleri yasakladı. Siyonistler tarafından medresenin çatısına yerleştirilen makineli tüfeklerle burası adeta askerî bir kışlaya dönüştü. Mart 2006’da Siyonistler buranın altında sinagog açılışı gerçekleştirdikten birkaç ay sonra medreseyi hedef almaya devam ettiler ve “Nesillerin Kafilesi” adını verdikleri bir müzeye dönüştürdüler.