Selahaddin Eyyubi ve Kudüs'ün Fethi

Selâhaddin El-Eyyubi Hıttin ‘de haçlı Kudüs krallığı ordusuna karşı elde ettiği büyük zaferden sonra doğrudan Kudüs'e yönelmedi. Önce yol güzergâhındaki ve çevre şehirlerdeki kaleleri ele geçirdi. Bu şekilde fetihler zincirinin en değerli halkası olan Kudüs’e vardığında arkasında kendini rahatsız edecek hiçbir unsur bırakmamış oldu. Hıttin sonrası sahil tarafına hareket edildi, ilk durak olan Akka şehri şiddetli çarpışmalar sonucu ele geçirildi. Şehirle birlikte esir tutulan 4000 civarındaki Müslüman esir de hürriyetine kavuştu. Önemli bir ticaret merkezi olan ve işlek bir limana sahip olan Akka’dan Yüklü miktarda ganimet elde edildi. Buradan alınan atlar ve silahlar sonraki harekâtlarda da oldukça yardımcı oldu.

Akka’da kazanılan zaferle Nablus, Nasıra, Kisarya Saffuriye’yi de fethedilmiş oldu. Aynı yılın (h.538) Cemaziyel Evvel ayının 11’inde Tebnin Kalesi kuşatıldı. Mancınıkların da kullanıldığı ve şiddetli çatışmaların yaşandığı savaştan sonra kale teslim alındı.

Hemen akabinde ordu Seyda’ya gitti ve ciddi bir direnişle karşılaşılmadan bir gün sonra orası da teslim alındı.

Selahaddin Eyyubi, daha sonra Sayda’ya yakın önemli bir şehir plan Beyrut’a geçti. Şehrin yakınlarındaki Halde kasabasında Emir Cemaleddin Hacci ile bir araya geldiler ve 7 günlük abluka sonunda kuşatmaya dayanamayan şehir teslim oldu. Beyrut’un güneyinden başlanıp Lübnan’ın batı tarafında en yüksek tepelerine kadar ulaşan kuvvetler İcbel bölgesini de haçlılardan kurtardı. Beka bölgesine kadar devam edip tüm hattı düşmandan temizlediler.

Şarkın ulu sultanının sonraki hedefi Askalan’dı yol üzerinde en meşhuru Remle olan birçok şehir Müslümanların eline geçti. Askalan şiddetli çatışmalardan sonra ele geçirildi. Gazze, Beytcibrin, Natrun ise savaşmadan teslim oldu. Bu şekilde Biladişşam’ın sahil bölgeleri tamamen Eyyubilerin eline geçmiş oldu

Askalan da asayişi sağlayan ve gerekli düzenlemeleri yapan Selahaddin Eyyubi, Memluklulardan Alemüddin Kaysare şehrin idaresini teslim Kudüs’e doğru yola çıktı.

20 Eylül 1187 de Kudüs’e varan Selahaddin Eyyubi önce şehrin batısında karargâh kurdu. Surların durumu hakkında keşif yapıldı kanat komutanlarının görev yerleri belirlendi. Yapılan tahkikat sonrası kuzeyin saldırı için daha uygun olduğuna kanaat getirilerek karargâh taşındı. Mancınıkları kurulduktan sonra 27 Eylül’de hücum başladı. Başlangıçta içeriden de aynı şekilde karşılık veriliyordu. Ancak Müslümanların surlara yaptığı taarruza dayanamayacaklarını anlayan Haçlılar bir danışma meclisi kurup Selahaddin Eyyubi’ye elçi gönderdiler. Selahaddin Eyyubi onlara aman vermeyerek “91 yıl önce Haçlılar Kudüs’ü nasıl teslim aldılarsa şehri öyle teslim alacağım” şeklinde sert bir mukabele de bulundu.

Tekrarlayan görüşmeler sonucunda kırk gün içinde her erkeğin 10 dinar, her kadının 5 dinar, çocukların 2’şer dinar ödemesi şartıyla istedikleri yere gidebilecekleri kararlaştırıldı. Gitmek isteyip te parası olmayanları fidyesini Selahaddin Eyyubi bizzat kendisinin ödediği birçok tarafsız kaynakta belirtilmektedir.

 

 2 Ekim 1187 Cuma günü haçlılar Kudüs’ü teslim ettiler. Kalenin kulelerine Selahaddin’in sancakları çekildi. Kimsenin kanı dökülmeden zarar görmeden şehri teslim alındı.

99 yıl önce yaşanan insanlık dışı hareketler, barbarlıklar yaşanmadan Kudüs Müslümanların eline geçti. Yaklaşık bir asır önce haçlı sürülerinin işgali sonrası kendi tarihçilerinin kitaplarına göre bir günde 70.000 Müslüman katledilmiş. Askerler atlarının dizlerine kadar ulaşan kanların içinden Beytülmakdis’e ulaşmışlardı. Tarihi eserler tahrip edilmiş, dini mekânlara el konup uygunsuz şekilde kullanılmışlardı.

Selahaddin Eyyubi Mescid-i Aksa’da kapsamlı bir temizlik ve ihya hareketi başlattı. Kıble Mescidinde bulunan taşlardan yapılmış haçları ve çeşitli motifler bulunuyordu hepsini kaldırttı. Aynı şekilde Kubbetüs Sahra nın birçok yerindeki haç süslemeleri ve motiflerini temizlettirdi..

 Bazı yerlere de haçlı zulmünün unutulmaması için özellikle dokunmadı. Ömer mescidinin mihrabının sağında ve solunda hayvan suretleri, Kıble mescidinde bulunan müezzin mahfilinin üstünde aynı şekilde hayvan suretleri hala işgal günlerini Müslümanlara hatırlatmak için muhafaza edilmektedir. Allah kendisinden razı olsun

Selahaddin Eyyubi Cuma hutbesini okumak için, Halep’in fethi sırasında Kudüs’ün fethini müjdeleyen Kadı Muhiddin b. el- Zekiyyuddin’i hatip tayin etti. 9 Ekim 1187 Cuma günü Mescid-i Aksa’da Selahaddin adına hutbe okundu ve cuma namazı kılındı. Nureddin Mahmud b. Zengi tarafından Mescid-i Aksa’ya konmak için yaptırılan minberin Halep’ten getirilip yerine yerleştirilmesi ve mihrabın mermerle kaplanması talimatları verildi.

Nureddin Zenginin fetihten 20 sene evvel hazırlamış olduğu minberi şerif yerine yerleştirildi. Şehrin yerli Hristiyanlarına cizye ve vergi ödemeleri şartıyla dokunulmadı. Böylece Hz. Ömer zamanında İslam toprağı olan Kudüs, Selahaddin Eyyubi sayesinde tekrar Müslümanların hâkimiyeti altına girdi. Uzun süredir haçlı zindanlarında tutulan Müslüman esirler serbest bırakıldı. Hz. Ömer’in Hicri 15 Kudüs’ü fethederken vermiş olduğu Emannameye Selahaddin Eyyubi’de sadık kaldı.

 

 

Kudüs’ü Haçlıların Elinden Kurtardıktan Sonra Kadı Muhiddin b. El-Zekiyyuddin tarafından Mescid-i Aksa’da Okunan Hutbe Şöyledir

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

  • Sonunda zulmeden kavmin kökü kesildi. Her türlü övgü, âlemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur. (En’am Süresi 45)
  • Hamd âlemlerin Rabbi Allah’adır O Rahman ve Rahim’e, Din günün Sahibine’dir. (Fatiha 2-4)
  • Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları aydınlık yapan Allah’adır. (En’am Süresi 1)
  • De ki; Hamd çocuk edinmeyen Allah’adır. ( İsra 111)
  • Hamd kulu (Muhammed’e) kitabı indiren Allah’adır (Kehf 1)
  • De ki Hamd Allah’a, selam ve Onun seçkin kulları üzerindedir. (Neml 59)
  • Ham yerde ve gökte ne varsa hepsi kendisine ait olan Allah’adır. (Sebe 1)
  • Hamd göklerin ve yerin yaratıcısı Allah’adır. ( Fatır 1)

 

Hamd;  İslam’ı yardımı ve zaferi ile güçlendiren, şirki kahrı ile perişan eden, emriyle her şeyi çekip çeviren, nimetleri şükrüyle devam ettiren, kâfirleri hilesiyle alt eden, adaletiyle devletlerin ömrünü belirleyen, fazilet ve keremiyle takva sahibi kullarına akıbeti nasib eden, iyi kullarına rahmet gölgesini bahşeden, dinini bütün dinlere üstün kılan, kulları üzerinde tasarruf sahibi olan, yarattıkları üzerinde tartışmasız hükmeden, bir şey emrettiğinde kesinlikle gerçekleşen, dilediğini hükmettiğinde kesinlikle yerine getiren Yüce Allah’a olsun. O’na bu zaferi bize nasip ettiği için, dostlarını izzetli kıldığı, onlara yardım ettiği ve mukaddes evini şirk pisliğinden temizlediği için tüm içtenliğimle gönlümün en içlerinden ve de apaçık hamd ederim.

Kalbini Tevhid ile arıtanlar ve Rabb ’inden razı olan kullar gibi şehadet ederim ki, O’ndan başka ilah yoktur, O’nun ortağı yoktur, O birdir Samed'dir doğurmamış, doğrulmamıştır, onun dengi yoktur ve Muhammed s.a.v. O’nun kulu ve elçisidir. O peygamber ki, şek ve şirki ortadan kaldırmış, iftiraları çürütmüştür. Rabbi O’nu Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya geceleyin götürmüş ve oradan Yüce semalara Sidretul’-Münteha’ya çıkarmıştır. Orada müminlerin dönüp geldikleri Cennet vardır. Gözleri ne şaşmış ne haddi aşmıştır. (Necm 16-17) Selam O’na, halifesi ve imana ilk giren kul olan Hz. Ebubekir Sıddık’a Beytülmakdis ’ten Mescid-i Aksa’ya gelip haçı ilk kez kaldıran halifesi Hz. Ömer Bin Hattab’a, Zi’n-nureyn ve Cami-i Kur'an olan müminlerin Emir'i Osman bin Affan’a, şirki sarsıp savuran, putları parçalayan müminlerin Emir'i Ali Bin Ebu Talib'e Peygamberimizin aline, ashabına ve onlara iyilikle tabi olan müminlere olsun.

Ey insanlar! en büyük emel ve en yüksek makam olan Allah rızasını müjdeleyiniz. Allah Teâla, sapmış olan ümmetine sizin elinizle bu kaybedilmiş mescidi iade etmiştir.  Yüz seneye yakın süredir müşriklerin ellerinde ezilen bu mübarek beldeyi yine Müslümanların ellerine vermiştir. Allah içerisinde adının anılmasını, şirkin izale edilmesini emrettiği, önünden ve arkasından takva ile desteklediği bu mübarek mekânı sizin elinizle kurtarmıştır.

Burası atanız İbrahim'in yurdu Peygamberimiz Muhammed s.a.v. miraca çıktığı yerdir. Burası sizin ilk kıbleniz, peygamberlerin barınağı velilerin sığınağıdır, ilahi vahyin nazil olduğu, Allah'tan emir ve yasaklarının geldiği bir yerdir. Burası mahşer ve dirilme toprağıdır, burası Allah'ın kitabında zikrettiği kutsal topraklardır, işte burası da Peygamberimizin meleklere namaz kıldırdığı mescittir.

Burası Allah'ın kulu, elçisi, Meryem'e verdiği kelimesi ve ruhu İsa’nın yurdudur. Allah onu peygamberlikte şereflendirmiş ve yüceltmiş, ancak asla kulluk rütbesinden ayırmamıştır.

  • Ne Mesih Allah’ın bir kulu olmaktan geri durur ne de yakın melekler. Büyüklenerek O’na kulluktan geri duranların hepsini Allah, yakında huzuruna toplayacaktır. (Nisa 172)
  • Meryem oğlu Mesih’tir diyenler ebetteki kâfir olmuşlardır.’’ (Maide 17)

Burası İlk kıble, ikinci mescit ve Haremlerin üçüncüsüdür. Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi ’den sonra, ancak buraya gelmek için yola çıkılır. Siz Allah'ın seçtiği kullar olmasaydınız kimsenin yetişemeyeceği, kimsenin boy ölçüşemeyeceği bu nimeti size bahşetmezdi. Müjdeler olsun size! Siz öyle bir ordusunuz ki, Peygamber'in mucizeleri sizin ellerinizde de zuhur etti. Bedir’deki vakıalar, Hz. Ebubekir'in azmi Hz. Ömer'in fetihleri Hz. Osman’ın orduları, Hz. Ali'nin hücumları sizin elinizde gerçekleşmiştir.

Kadisiye güllerini, Yermuk vakıalarını, Hayber hatıralarını, Halit Bin Velid ‘in hücumlarını İslam'a yeniden kazandırdınız. Allah size Peygamberi Hz. Muhammed s.a.v. hakkı için en güzel karşılığı versin. Düşmanla karşılaşmada gösterdiğiniz kararlılık ve azim için size en güzel mükâfatları bahşetsin. Kanların sel olup aktığı harp meydanlarına aslanlar gibi atıldığınız için sizin amellerinizi kabul eylesin Saadet Yurdu cenneti size bahşeylesin.

Ey Müslümanlar! Allah'ın rahmeti üzerinize olsun, bu nimetin kadrini ve kıymetini çok iyi biliniz, bu nimeti ve hizmeti size bahşettiği için Ona karşı şükür vazifesini yerine getiriniz. İşte gökyüzü kapılarının hatırına açıldığı fetih budur. İşte melekleri sevindiren, peygamberlerin gözlerini aydınlatan fetih budur. Yüce Allah'ın ahir zamanda sizi Kudüs'ü fetheden ordu yapmasından daha büyük bir nimet olabilir mi?

Neredeyse sema ehli bu işe yerdekilerden daha çok sevinecekler, burası Allah'ın kitabında zikrettiği mescit değil midir? Ey Müslümanlar!

  • Kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram’dan (Mekke'den), kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya (Kudüs'e) götüren Allah'ın şanı yücedir. Doğrusu O, işitir ve görür (İsra 1)

Burası kralların tazim ettiği, peygamberlerin övdüğü, içerisinde Rabbinizden inen dört kitabın okunduğu yer değil midir?

Burası, Allah'ın Yuşa için güneşi tutup bakmasını engellediği yer değil midir?

Burası Allah'ın İsrailoğulları’na kendisi için gazap ettiği ve isyanlarına karşılık onları çöle attığı yer değil midir?

Sizin azminizi güçlendiren ve sizleri âlemlere üstün kılan Allah'a hamd ediniz.  O (cc) sizden önceki ümmetlerin başarısızlığa düştüğü konularda sizi muvaffak etmiştir. Bu gayeye ulaşmanız için dağınık durumda olduğunuz halde sizi toparlamıştır. Sizi geçmiş zamanın husumetlerinden kurtarıp geleceğin emellerine bakmanızı sağlamıştır. Müjdeler olsun ki, Allah c.c. sizi, kendi katındaki sevdiği kullarla birlikte zikretmiştir. Sizi herhangi bir asker değil kendi askeri yapmıştır. Bu yere Tevhid neşvesini hediye ettiğiniz, bu mübarek mekânı şirk ve teslisten, yanlış inançlardan temizlediğiniz için buraya inen melekler size teşekkür etmektedirler.

Artık bugün, gökyüzündeki melekler sizin için Allah'tan af diliyorlar. Sizin için mübarek salavatlar okuyorlar. Allah'ın rahmeti üzerinize olsun, bu ilahi nimeti takva ile muhafaza ediniz. Kim takvaya tutunursa kurtulur. Kim takva ipine bağlanırsa kurtuluşa erer. Hevâ hevese uyumaktan ve nefse kapılmaktan, düşmanın önünden kaçmaktan sakınınız. Elinize geçen bu fırsatı değerlendirip kalan sıkıntıları da izale ediniz. Allah için hakkıyla cihat ediniz, Ey Allah'ın kulları! Kendinizi Allah rızası için feda ediniz. Sakın şeytan sizi aldatmasın, kalbinize isyan girmesin. Yoksa zaferin keskin kılıçlarınız ve savaş meydanındaki sağlamlığınızla gerçekleştiği konusunda aldanırsanız. Hayır, öyle sandığınız gibi değil.

  • Zafer ancak Allah katındandır. Şüphesiz ki, Allah Aziz ve Hâkimdir (Ali İmran 126).

Ey Allah'ın kulları Allah sizi bu yüce fetihle ve bu bağışla onurlandırdıktan, fethi size nasip ettikten ve ellerinizi sapasağlam ipiyle bağladıktan sonra dikkatli olunuz! Onun büyük yasaklarından hiçbirini işlemeyiniz, Ona isyan etmeyiniz yoksa

  • İpliğini iyice eğirip katladıktan sonra bozan kadın(Nahl 92) ve
  • Kendisine ayetlerimizi verdiğimiz halde, onlardan sıyrılıp da şeytanın kendisini peşine taktığı, bu yüzden de azgınlardan olan kimse(Araf 175) gibi olursunuz.

Cihat ediniz! Cihat ediniz! Cihat, ibadetlerimizin en üstünlerinden birisidir. O, sizin en şerefli âdetinizdir. Allah yolunda çalışın ki Allah size yardımı ile zaferi nasip etsin. Allah'ı zikredin ki, o da sizi ansın Allah'a şükür edin ki, O da size verdiği nimetleri arttırsın ve size lütfen etsin.

Artık hastalığı atma, düşmanları kovma, Allah'ı ve peygamberini kızdıran yerleri de temizleme konusunda azim ve kararlılıkla savaşmaya devam edin. Küfrün dallarını kesin, kökünü kurutun, gün İslam'ın intikam günüdür. Hz. Muhammed s.a.v ümmetinin günüdür. Allah en yücedir Allah fethetmiş ve zafer kazanmıştır. Allah galip gelmiş, düşmanlarını ve kâfirleri kırmıştır.

Ey Müslümanlar! Allah size rahmetini bağışlasın, biliniz ki bu kaçırmamanız gereken bir fırsat, yakalanması gereken bir avdır. Bu gayretlerinizi son ana kadar sarf etmeniz gereken bir iştir. Son ana kadar onların peşinden gidin ve güç hazırlayıp onları takip edin. Çünkü işler sonuçlarıyla, kazançlar getirileriyle değerlendirilir. Allah size bu yenilmiş düşman karşısında zaferler nasip etsin. Ancak yüce Allah Şöyle buyurmuştur

  • Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa, iki yüz kişiye galip gelirler’’ (Enfal 65).

Yüce Allah, bize ve sizlere emirlerine uyma, yasaklarından kaçınma konusunda yardım etsin. Biz Müslümanlar topluluğunu kendi katından bir yardımla desteklesin. Eğer Allah size yardım ederse size kimseye galip gelemez. Eğer Allah sizi zelil kılarsa Ondan sonra size kim yardım edebilir.