Kudüs El Yazma Eserler Restorasyon Merkezi, Ürdün Vakıflar Daire Başkanlığı’na bağlı olarak kuruldu.
Halen tarihi Eşrefiye Medresesinde hizmet vermektedir
Şeyh Mucireddin El-Hanbeli; dünyaca meşhur Ünsulcelil Fi Tarih El-Kuds ve El-Halil (انس الجليل في تاريخ القدس والخليل) kitabında Eşrefiye Medresesinden Mescid-i Aksa’dan sonra Kudüs’ün üçüncü incisi diye tarif etmiştir. Bu medrese, "Sultaniye Medresesi" olarak da bilinir ve Mescid-i Aksa’nın batı tarafında yer alır. Emir Hüseyin tarafından 1470 yılında inşa edilmiştir. Ancak Kudüs ziyareti sırasında Sultan Kayıdbay tarafından hoşuna gitmediği için yıkılarak 1480 yılında yeniden inşa edilmiştir. Bu medresenin yarısı Mescid-i Aksa’nın içinde yer alırken, diğer yarısı ise Aksa sınırlarının dışında kalmaktadır. İki kattan oluşan medresenin üst katının büyük bir bölümü yıkılmıştır. Kızıl ve beyaz renkli taşlarla süslü güzel bir girişi bulunmaktadır. Önceleri Hanbeli Mescidi olarak kullanılan bir mescidi de vardır. İçerisinde iki adet kabir bulunmaktadır ki bunlardan birinin Şeyh Halil’e ait olduğu düşünülmektedir. Medresenin büyük bir bölümü El-Aksa Kız Şeriat Lisesinin merkezi olarak kullanılmakta, diğer bölümü ise Mescid-i Aksa el yazmaları bölümünün merkezi olarak hizmet vermektedir. Küçük bir bölümü ikamet amaçlı olarak kullanılmaktadır.
Merkez, el yazması eserlerin onarımı ile hem bu zengin mirasın kaybolmasını önlüyor, hem de insanlara kültür ve medeniyet tasavvuru aşılıyor.
Merkezin en önemli faaliyetlerini şöyle sıralayabiliriz:
-Yazma eserleri korumak ve kalıcılığını sağlamak için uygun ortamı hazırlamak.
-Yazma eserlerin fihristlerini çıkartıp tasnif etmek ve fotoğraflarını çekmek.
-Yazmaları elektronik ortama aktararak araştırmacıların hizmetine sunmak.
-Yazmaların restorasyonuyla ilgilenmek.
Merkezin dünya üzerinde benzer hizmet veren kuruluşlarla iş birlikleri mevcut. Yakın zamanda da Dubai’deki Cumâ el-Mâcid Yazma Eserler Merkezi ile ortak seminerler düzenlendi.
Restorasyon aletlerinin temininde ve burada çalışan uzmanların yetiştirilmesinde Unesco’nun da çok katkısı oldu.
Almanya başta olmak üzere yurtdışından getirilen uzmanlar nezaretinde hizmet içi eğitimler halen devam etmektedir.
Merkezde; geçmişleri Memluk ve Osmanlı dönemine dayanan 4.000’den fazla yazma eser ve deri üzerine yazılmış belgeler bulunuyor. Bu belgelerin çoğu akit, mülkiyet, vakıf kayıtları, yöneticilerin mektupları ve şer’î mahkeme kayıtlarından oluşuyor. İlmi Eserlerin konuları ise Kur’an ilimleri, akaid, Arap edebiyatı, tefsir, tasavvuf, siyer, tarih, hadis, matematik, mantık ve diğer bazı ilimler üzerinedir.
Osmanlı döneminde kalma toplam beş tane yapılmış (üçü şu an da kayıp) kıymetli bir haritanın bir tanesi Almanya da bir tanesi bu merkez de muhafaza edilmektedir.
Burada bulunan eser sayısının 60.000’den fazla olduğu kayıtlarda bulunmakla birlikte maalesef önemli bir kısmı tahrip olarak ya da çalınarak kaybedildi. Şu an Mescid-i Aksa’da kalan yazma eser sayısı 4.000’den ibaret.
Fedakâr bir şekilde çalışan gayretli bir ekip bulunmasına rağmen gerek işgal güçlerinin baskıları gerekse restorasyon malzemelerinin temininde karşılaşılan zorluklar maalesef insanlık mirası olan bu eserlerin gün gün yok olmasına neden oluyor. Yurtdışından gelen restorasyon malzemelerinin üç yıl Aşdod limanında bekletilmesi hala hafızalarda canlıdır. Zorla şehre getirilen maddelerin Aksa içine sokulmasına da izin verilmemekte, görevli personel küçük parçalar halinde gerekli maddeleri gizlice sokmaya çalışmaktadır.