Hakkımızda

İzlerin birbirine karıştığı, puslu havası ile şeytanın bile Müslüman libasıyla dolaşabildiği dünyamızda, bir internet sayfasını ilk kez gören ziyaretçinin doğal olarak öncelikle aklına gelen sorular;

Kim hazırlamış bu sayfayı?

Hangi fikir dünyasından neşet etmiş bu sayfanın içeriği?

Gibi sorular olunca, “hakkımızda” ya da “biz kimiz” bölümlerinin doyurucu cevap verecek nitelikte olması zaruret haline geliyor...

Bu sayfa, Fahr-ı âlem (sav) Efendimizin Meymûne (rha) Validemize tavsiyede bulunduğu gün, fikren dünyaya geldi. Ete kemiğe bürünmesi uzun asırlar alsa da “Davası Kudüs“ olanların, Kudüs’ü Dava edinenlerin ürettiği her fikir, bu fikirlerden vaki olan icraatların hepsi bu sayfayı hazırlayan ruha katkıda bulundu.

Belki daha doğrusu; bu heyecan, Halid bin Velid (ra) dan, şarkın en sevgili sultanı Selahaddin Eyyubi’den, Yavuz Sultan Selim’den nasib almaya çalışan, o sonsuzluk kervanın takipçisi olma ümidi, hayali, niyazı ile yola çıktı.

Dünyanın en karşılık beklemeyen kurumları olan vakıflar bile “üçüncü sektör” adıyla piyasaya çekilirken, her şeyi profesyonelleştirmek, çağın önemli dertlerinden biri desek haddi aşmış olur muyuz bilmiyoruz ama biz amatör kalmayı seçtik. Bu sayfa’da kalem izi bulunanların hepsi siz kıymetli misafirlerimiz gibi dünya meşgalesi ile boğuşan, nefes alması için kendine tanınan kısıtlı zamanda yüzünü en bereketli topraklara dönen insanlar.

Sayfanın doğum yeri İstanbul, aynı çizgide hem Kâinatın merkezi Harem-i Şerif, hem Kur’an’ımızın ifadesi ile çevresi bile bereketli olan Kudüs‘ü Şerif ile buluşuyor ve oradan alınan her nefes diriltiyor insanı, dergiyi, sayfayı...

Rabbimiz tevfikini refik eylerse muvaffak oluruz dedik. Bunun şartının da hesap yapmadan, kariyer derdine düşmeden gönülden çalışmakla olacağına kanaat getirdik.

Bir ruh var, tohumu ilk bina olan Kâbe-i Muazzama’dan 40 yıl sonra atılmış. Bugüne kadar Rabbimiz kimi yükseltmek, şan ve şerefini âli etmek istemişse yolunu bu coğrafyaya düşürmüş

Kâinatın varlık sebebi Efendimiz (sav) merkezinde yer aldığı arzdan semaya yükseleceği zaman basamağı Kudüs olmuş

İsa (as) kendi temizliğini hazmedemeyenlerden kurtulup Rabbine yükseleceğinde de istasyon Kudüs olmuş

Büyük fatihlerin taçlarının en parlak incisi Kudüs olmuş.

Biz de bildiğimiz, ulaşabildiğimiz ilk gününden Kudüs’e ilişkin bir zaman tüneli oluşturalım istedik.

Zekeriya (as) rehberliğinde Meryem Validemizin burada aldığı “en sevgili insanlardan olma eğitiminin” resmini bulamadık ama yakınında olduğunu düşündüğümüz mekânı size tanıtalım istedik.

Gâzali şaheserini bu mübarek toprakların bir hücresinde tamamlarken bu medresenin şahit olamasak da Tevbe ve Rahmet Kapısını size anlatalım, gerisi sizin gönül ufkunuza kalsın istedik.

Çok mu önemli Kıble Mescidi’nin yedi nef’inin farklı malzeme ve teknikle yapılmış olması?

Bizce çok önemli, çünkü işçiliği Emevi’yi, taşı Memlüklü’yü, ahşabı Osmanlı’yı, medresesi Artuklu’yu, Tolunoğlu’nu anlatıyor.

Şafii mümin için “kees şadırvanı” ile Hanefi’nin içi rahat olsun abdest alırken diye yapılan “Kasımpaşa şadırvanı”nın kardeş kardeş birbirine bakması

Üç beş adımda bir karşınıza çıkan kubbelerin asırlar ötesinde yaşamış bânilerin eseri olması bir mana ifade ediyor.

Maalesef bugün en ufak bir işte, fikirde, gündemde bir araya gelemeyen Müslümana mesaj...

Bak burada asırlar içinde olgunlaşarak gelen bir ruh var...

Hâsılı kelam; sayfayı Mus’ab’ın, Mehmet in, Ömer’in hazırlamış olması. Onların falanca organizasyondan tanışıyor olmasının hiç önemi yok bize göre. Mübarek beldeden hoş bir kokuyu, tatlı bir esintiyi size ulaştırmayı amaçladık. Böyle büyük davadan bahseden, eksikliği ile maruf âdemin kaderinde vardır hata etmek biliyoruz. Ama bildiğimiz bir başka şey Kudüs dostları ile affın, müsamahanın ayrılmaz birlikteliği...

“Davası Kudüs olanın yardımcısı Allah olur” demişlerdi bize vaktiyle

Yardımcınız, yardımcımız “Zül Celal-i vel ikram “ olan Allah olsun...